Dansçılar olarak aynaya bakarak çok zaman harcıyoruz. Kendimizi sürekli olarak değerlendiriyoruz, çizgilerimizi, uzantımızı, hareket kalitemizi ve genel estetiğimizi içsel olarak değerlendiriyoruz.
Vay canına, kendimize karşı sert miyiz?
Sanatın çıtası çok yükseğe ayarlanmış. Yetenekli dansçılar sanatın sınırlarını zorladıkça daha da yükseliyor. Kalabalığın içinde öne çıkmak için, sadece oyununuzun zirvesinde olmak zorunda değilsiniz, aynı zamanda oyununuzun zirvesi, diğerlerinin oyununun zirvesinden ve geçen hafta sizinki her nerede ise ondan daha yüksek olmalıdır.
Hangi açıdan bakarsanız bakın, yarışma dansın doğal bir parçasıdır ve kariyerinizi geliştirebilir ya da bozabilir. İşin püf noktası; yarışmayı kendi avantajınıza nasıl kullanacağınızı öğrenmek, etrafınızdaki dansçıları desteklemek ve kıyaslamaya yenik düşmekten kaçınmaktır.
Karşılaştırma ve Yarışma
Karşılaştırma ve yarışma birbirinin yerine kullanılabilir gibi görünebilir, ancak dil ve tutumda ince farklılıklar vardır. Bu ikisi arasındaki ayrımı anlamak, birlikte antrenman yaptığınız dansçılar hakkında sağlıklı bir zihniyet geliştirmenize yardımcı olur ve iç monoloğunuzu sert eleştiriden mantıklı desteğe dönüştürür.
Karşılaştırma bir ikilem yaratır ve sizi siyah ve beyaz bir dünyada var olmaya zorlar. Stüdyodayken kendinizi başka bir dansçıyla karşılaştırdığınızda, zihinsel olarak kimin daha iyi, kimin daha kötü olduğuna karar verirsiniz. Eksikliklerinizin ana hatlarını çiziyorsunuz veya kendinizi üstünlüğe dayalı olarak tanıtıyorsunuz; bu zihniyet kolayca toksik hale gelebilir ve sizi yanlış şeylere odaklanmaya zorlayabilir. Gençlerin ve genç yetişkinlerin yüzde 35’i artan obezite seviyeleriyle mücadele ederken, dansçıların yüzde 45’i yeme bozukluğuyla mücadele ediyor [Jim Taylor and Elena Estanol. Dance Psychology for Artistic and Performance Excellence. Human Kinetics, 2015]. Kronik karşılaştırma gerçekçi olmayan beden standartlarını besler ve anksiyeteyi (kaygıyı), düşük benlik saygısını ve diğer zararlı psikolojik durumları körükleyebilir.
Yarışma doğası gereği bir karşılaştırma unsuru gerektirir. İki şeyi değerlendiriyor ve üstün olanı buluyorsunuz. Bununla birlikte, karşılaştırma kendini tanıtma ya da küçültmeye hizmet ederken, yarışma sağlıklı bir motivasyon kaynağı olabilir.
Roller veya büyük parlak bir kupa için yarıştığınızda, teknik olarak diğer dansçılarla karşılaştırılıyorsunuz. Ancak yarışma anında ve öncesindeki antrenman sırasında sahip olduğunuz tek şey kendinizsiniz. Olabileceğinizin en iyisi olmak için çabalıyor ve elinizden gelenin en iyisini piste taşıyorsunuz. Başka bir dansçının dönüşleri ne kadar iyi olursa olsun, sizinki eşitsizliğe işaret ederek daha iyi hale gelmez. İçsel olarak neyi geliştirebileceğinize odaklanarak, zayıf yönlerinizi eğiterek ve güçlü yönlerinizi sergileyerek daha iyi olursunuz.
Sağlıklı Yarışma Ortamı Yaratmak
Yarışma, sağlıklı ve yapıcı bir zihniyetle ele alınmazsa, karşılaştırma kadar toksik veya her şeyi tüketen bir hale gelebilir. Eğer kendinize olan saygınızı kazandığınız kupa sayısına ya da aldığınız prensip rollerine bağlarsanız, kendinize ve dansınıza karşı tutumunuz çok kırılgan hale gelir.
Yarışmalarda, ne şekilde olursa olsun, her şeyin sizin kontrolünüzde olmadığını unutmayın. Tüm ekstra saatlerinizi stüdyoda geçirebilir, her gün antrenman yapabilir ve zihinsel olarak hazırlanabilirsiniz ama yine de kazanamazsınız. Bu, çok çalışmadığınız, ilerleme kaydetmediğiniz, doğru hazırlanmadığınız veya temelde bir şekilde daha aşağıda olduğunuz anlamına gelmez. Bu, aynı zamanda çalışan, antrenman yapan ve hazırlanan başka birinin daha iyi bir gün geçirdiği anlamına gelir.
Sadece nasıl hazırlandığınızı ve nasıl performans gösterdiğinizi kontrol edebilirsiniz. Başkalarının nasıl antrenman yaptığını veya günlerinin nasıl geçtiğini kontrol edemezsiniz. Bu nedenle, sıralamaların nasıl düştüğüne odaklanmak yerine, pistte veya sahnede nasıl hissettiğinize, yeteneğinizin (elinizden gelenin) en iyisiyle dans edip etmediğinize ve bu deneyimden keyif alıp almadığınıza dikkat edin.
Sağlıklı bir yarışmacı tutum geliştirmenin temel bir parçası, iç monoloğunuzu değerlendirmek ve mental sağlığınızı korumaktır. Kendi dansınızı veya başkalarının dansını değerlendirirken hangi kelimeleri kullanıyor ve neye odaklanıyorsunuz? Bunlar nereden geliyor? Hangi fikir veya düşünce kalıplarını güçlendiriyorlar?
Sürekli olarak olumsuza odaklanıyorsanız, olumluya da odaklanmak için zaman ayırın. Yapıcı eleştiri gereklidir, ancak sürekli kendini küçümsemek sürece zarar verir. Kendinize haksızlık ettiğinizi fark ettiğinizde, en yakın arkadaşınızın kendisi hakkında böyle şeyler söylediğini duyduğunuzda yapacağınız gibi, bu iç monologla tartışın. Kendinizi savunmayı hak ediyorsunuz.
Yapıcı eleştiri formüle edin. Ortalamadan daha kısa kollara sahip olduğunuz için kendinize kızmayın. Bu değiştirebileceğiniz bir şey değil. Bunun yerine, uzantınızı geliştirmenin yollarına odaklanın, sahip olduğunuz uzunluğu vurgulayın ve en güçlü özelliklerinizi sergileyin. İdollerinizin dansını izlediğinizde (veya Instagram’daki resimlerine baktığınızda), sizi onlara çeken şeyin ne olduğunu anlayın – bu fiziksel bir özellik mi yoksa öğrenilmiş bir yetenek mi? Kendi dansınıza da aynı şekilde bakın. Sınıfınızdaki en uzun bacaklara sahip olmayabilirsiniz, ancak uzantınızı eğitebilirsiniz. Stil geliştirebilirsiniz. Vücudunuza fayda sağlayacak şekilde hareket edebilirsiniz. Üzerinde çalışabileceğiniz ve geliştirebileceğiniz şeylere odaklanmak için kendinize meydan okuyun.
Antrenmanınıza bu mercekten bakmak, yarışmayı içsel bir süreç haline getirir. Olabileceğiniz en iyi dansçıyı yaratıyor ve bir dansçı olarak size fayda sağlayacak şekilde antrenman yapıyorsunuz. Yarışmaya daha sağlıklı bir zihniyetle yaklaşmak, pistte kendinizi daha güvenli ve rahat hissetmenizi sağlayacak ve daha iyi bir performans sergileyebileceksiniz.
Hatırlanması Gerekenler
Yarışmayı etkileyen dış faktörler olsa da ve her zaman olacaktır da, zihniniz sizin sorumluluğunuzdadır. Bu her zaman kolay değildir. Tek görebildiğinizin olumsuzluklar olduğu günler vardır – bu süre zarfında, dansınızda neyin iyi olduğuna odaklanmak özellikle önemlidir. Bir rolü kaybettiğinizde veya grubun en altında yer aldığınızda, bu yıkıcı olabilir. Ancak bu durum ne bir dansçı olarak ruhunuzu ne de antrenman yapma ve kendinizi geliştirme yeteneğinizi azaltmaz.
Neşe sınırlı değildir. Başarı da öyle. Eğer birinci olamıyorsanız, bu sizi başarısız yapmaz ve sizi mutsuz etmek zorunda da değildir. Bu, nerede ve nasıl gelişebileceğinizi ve yolculuğunuza devam edebileceğinizi öğrenmek için bir araçtır. Dansınızdan keyif alın ve hedeflerine ulaşanları kutlayın – onlar da sizinle birlikte çalışıyor ve onların başarısı sizin fırsatınızı azaltmıyor.
Alyssa Robinson
Çeviri: Oya YİGİTTÜRK