Baba olmak insana bir kez daha doğumdan yaş alma şansı veriyor. Kızım ile birlikte yeni dönem çizgi filmleri izliyoruz. Televizyon kızım ile beraber evimizden çıktı ve iş
yerimizde sadece çizgi film izlediğimiz bir kutuya döndü.

Ben çocukken nasıl mıydı? Babam her akşam haberleri izletirdi. Şöyle derdi babam; gazete okumayan, haber izlemeyen öngörüsüz insandır. Her akşam gazetede sesli köşe yazısı okuma saatimiz olurdu ve saat: 20.00’de televizyon açılır haberler için tüm aile ekran başına geçerdi. Şimdi kızım ile televizyon izlerken bazen haberler denk gelince hızlıca kapatıyoruz. Televizyon olumsuz duyguların çok yoğun olduğu bir kutu oldu.

Kızım ile çizgi film izlerken Komodo Ejderi diye bir kertenkele türünün bilgisinin
aktarıldığı bölüme denk geldik. Komodo Ejderi, kokunun tadını alıyormuş. Çok şaşırtıcı değil mi? Çizgi film izlerken sanırım ben kızımdan daha çok mutlu oluyorum.
Bu bilgi beni düşündürdü. Çoğu insan beş duyusu olduğunu biliyor ve okullarda böyle öğretiliyor. Fakat yüksek lisans çalışmam 6.duyu üzerineydi(propriosepsiyon). Evet gerçek duyu sayımız 5 değil. Birde bu duyuların birbirleri ile olan ilişkiler
gerçekten inanılmaz.

Komodo Ejderi gibi bizlerde duyularımızı bazen karmaşık kullanırız. Eğer dansçıysanız bunu yapmak sizi farklı kılar. Her hareket eden dans ettiğini sanar. Dans için hareket gerekli değildir. Gerekli olan duygudur. Duygu nasıl mı oluşur? Kendinize önce izin verin. Duyularınızı maksimum kullanırsanız bunu başarabilirsiniz. Kızım sayesinde bir güzel söz daha çıktı. Duygulanan insan (Dansçı) teniyle dinler. (Özel bir müzik çaldığında tüylerimizin diken diken olması)

“Duygulanan insan (Dansçı) teniyle dinler.”

Arman ESEN
%d blogcu bunu beğendi: