Yayınlanmış olan bundan önceki yazılarımda propriyoresepsiyonun tanımı ve ne durumda olduğumuzu nasıl anlayacağımıza dair bazı bilgiler aktarmıştım. Bu yazımda özellikle propriyoseptif duyunun geliştirilmesinin kolay ve başarabileceğimiz bazı yöntemlerinden bahsedeceğim.
Sporcunuzun gelişiminde siz de propriyosepsiyonun önemini anladıysanız ve sporcunuzun gelişiminde ihtiyacı olduğuna inanıyorsanız bu amaçla yapacağınız çalışmaların sporcunuz üstünde nasıl bir gelişim sağlayacağını değerlendirebilmek için ölçüm yaptırarak propriyoseptif başlangıç noktası oluşturmanız çok iyi olur. Bir propriyoseptif başlangıç noktası oluşturmak için dans ya da spor fizyoterapisti tarafından test edilerek sporcunuzun başlangıç değerlerine ulaşmış olursunuz.
Özellikle sporcunuzun geçmişinde sakatlık geçirmiş olması bu testin yapılmasını mutlak kılmaktadır.
Antrenör olarak artık ön hazırlıklarınızı tamamladık ve hazırsınız. İlk olarak
bilmeniz gerekir ki başarının yolu kuracağınız iletişimde saklıdır. Başarı derken tabi ki genel başarıyı da etkileyecektir, fakat kendi konumuza baktığımızda propriyoseptif başarı için ilk yöntem iletişimdir. Belirli hareket serisinin sonunda olumlu iletişim (“örn; güzel”) kurmamız ve doğrulayıcı yönlendirmelerde bulunmamız çok önemlidir. Fakat bunun dozajı gelişimi olumsuz tarafa da çekebilir. Her harekette sporcuya güzel dersek veya sürekli düzeltirsek başarısızlık oluşabilir. Antrenör olarak hareket tekrarları arasında sporcuya zaman verin ki dansçı da hareket geribildirimini hissedebilsin ve yönlendirmeleri anlamlı kılabilsin. Kurduğumuz iletişimde beklentimiz psikolojik yaklaşım iken dozajları ve kullanılan noktaları fiziksel gelişimi çok güçlü etkilemektedir. Hareketin öğrenilmesinde sporcumuzun üstesinden gelmesi gereken çok zorluklar vardır. Zorlukların başını teknik çeker. Dansta diğer spor dallarına kıyasla teknik çok önemlidir. Yapılan hareketlerin kalitesi içindeki tekniğin keşfedilmesinde saklıdır. Bu teknik işin sihridir ve kişiselleştirerek bedende kusursuz bir form alır. Dansçılarımızın hareketin teknik noktalarını kendi kendilerine organize
edebilmeleri için otonomiye teşvik etmemiz gerekir. Amaç kusursuz bir görsellik kazanmaktır. Ama her seferinde dahası çıkacak ve siz hareketin kalitesi için yeni teknikler ekleyerek sporcunuzun hedefini yukarı çıkaracaksınız. Bu karmaşık form gelişimin önüne set çekecektir. Bu tekniği öğretirken sunum tarzımız seti kaldırıp gelişim oluşmasını sağlayacaktır. Bu zorlukları kolaylaştırmanın en güzel yolu iletişimdir. İletişiminizle dansçınıza bir yöntem sunar ve onu motive edersiniz.
İletişimle başlayan farklılaşım ders içi bir kaç dikkat isteyen husussuda arkasından getirir.
 Sürekli sesli saymamalıyız, sporcumuzun içsel zamanlamasının
gelişmesine engel olabiliriz.
 Yönergelerimizi basit ve alanla ilişkilendirmeliyiz. Sporcunuzun
duyusal keşfine olanak tanımalısınız (“Örn; Bacağını arkaya
götürürken geniş bir açık alan süpür”).
 Aktarımımızı sorunsuz ulaşması için temel öğrenme kaynaklarını yoğun olarak kullanırız, bu kaynakların en önemlisi de aynadır. Ayna, sınıfta tek ya da en temel öğrenme kaynağı olarak kullanılmamalıdır. Son zamanlarda bir çok makalede aynasız salonların gereksinimlerine değinilmektedir. Dansçıların “hissetmesine” olanak tanınmalıdır. Hareketleri de kinestetik farkındalıklarını geliştirmelidirler. Sadece aynasız ortamlarda çalışmak kinestetik farkındalığı geliştirmez. Topluluk içinde veya yalnız çalışma kinestetik farkındalığı güçlendirir fakat bunlarla da yetinilmemelidir.
 Antrenör olarak kullandığımız sözler ve yöntemler gelişimi etkilemektedir. Eğitim sırasında bir hareketi anlatırken nöromuskular koordinasyonunu zedeleyecek imgeler seçmemeye özen göstermeliyiz. Örn: plié’den kalkarken “Tabanını yere tam basarken kalçanı yukarı taşı” direktifi, belli bir kas kümesini geri kalan kalça kaslarından izole edecektir. “iç bacak kaslarını sık” direktifi plié’den kalkarken daha iyi bir nöromuskular etkinlikle sonuçlanacaktır.
 Antrenmanları aktif ve dinamik yapmalıyız. Reseptör duyarlılığının üst seviyeye çıkması (tam motor kontrol) için refleks düzeylerinin sınırlarını zorlayan germe egzersizleri doğru değildir. Reseptörler, amaca yönelik aktif durumlarda farklı bir şekilde performans gösterirler. Esneklik egzersizleri, dansa özel idmanlara alan-zaman değerleriyle entegre edilmelidir.
 Farklı hareket pozisyonları pratik etmek gerekir: Bütün kasları tam kısaltmaktan tam uzatmaya geçirmek ve nötral dinlenme uzunluklarını döndürmek çok önemlidir.
 Dış odaklanmaya teşvik etmek. Araştırmacılar, dış odaklanma kullanılmasının iç odaklanmaya (özellikle beden duyularının detayına yoğunlaşma) göre performansı daha etkili kıldığını söylemektedirler. İç odaklanma otomatik motor kontrolü süreçlerini sekteye uğratabilir. Dansçılar alandaki kollarıyla sekizli bir figür yapacaklarsa kendilerini 8’in izini sürerken hafif bir kalem tutarken hayal etmeleri kollarının içindeki kassal duyuları dinlemekten daha iyi bir koordinasyon sağlayacaktır.
 Somatik eğitim yöntemleri uygulamak. Somatik eğitim yöntemleri, duyusal farkındalıkla duyarlılığı geliştirmek ve alışkanlık kazanılmış postür ve hareketleri değiştirmek için geliştirilmiştir. Dansçılar arasında popüler olan birçok eski (yoga, tai chi) ve çağdaş (Alexander Tekniği, Hareketle  Feldenkrais Farkındalığı) somatik egzersizler motor öğrenmeyi tamamlayıcı özellikte prensiplere sahiptir. Araştırmalar, somatik eğitim yöntemleriyle kassal etkinliğin artırıldığını ve somatik egzersizler manuel terapilerle birleştirildiğinde rehabilitasyon faydalarının elde tutulduğunu göstermektedir. Bunlar antrenör olarak bizim önemsememiz gereken bir çok bilgiden bir kaçı. Bu alınmış yüksek sorumluluk ve hırs, bilgili bir kimlikle buluşunca eminim ki bizim de dünya yarışmalarında iyi yerlerde bayrağımızı dalgalandırmamızı sağlayacaktır.
Arman ESEN

1 yorum

  1. Geri bildirim: Dans ve Sağlık

Yorumlar kapatıldı.

%d blogcu bunu beğendi: