Propriyosepsiyonun anlamını ve önemini aktardığım yazımdan sonra bu yazımda da Propriyoseptif Duyularının Çalıştırılması ve Geliştirilmesi Gerektiğini Hangi Yöntemlerle Ortaya Çıkarabileceğimizi İnceleyeceğiz? Antrenör olarak bizler dansçılarımızı seçerken bu disipline uygunluğunu ne kadar sorguluyor ve seçilen dansçılara ne düzeyde yeterlilik kazandırıyoruz? Bu sorulara yanıt ararken antrenör olarak dansçının seçtiği yolun başarıyı getirip getirmeyeceğinin bilinmesini sağlamak dansçının geleceği için alınmış antrenör için çok yüksek bir sorumluluktur. Bu bilinçle; Spor bilimi yüksek bir hızda ilerlemesine devam ederken bizler Dans Sporunun bu bilgi ile gelişmesi için daha çok incelemelerde bulunmalı ve dansa katkı sağlayacak yan disiplinleri dansa dahil etmeliyiz. Sporcu seçimlerinde kas tipinin spor dalına uygunluğu bile günümüzde laboratuar çalışmalarında test edilirken, Biyomekanik birçok üst düzey cihazlar sporculara katkı sağlasın diye geliştirilip kullanılırken biz bu laboratuar ortamlarını
sağlayamasakta manuel yapılabilecek birçok çalışmayı sporcularımızın seçimi ve sonrasındaki gelişimi için uygulayabiliriz.
Cihaz kullanımına ihtiyaç duyarak ya da duymayarak fiziksel yeterliliği
arttıracak ve bedeninizi tanımanızı sağlayacak sırları bu konumuzun sonlanacağı yazı dizisinde değineceğim. Şu an manuel ölçümler konusunda kesin ve hassas sonuçlar elde edilemediği için cihazların kullanımı gün ve gün artmaktadır ve Propriyosepsiyon için de manuel ölçümler çok seçenekler önümüze çıkarmamaktadır.
Çok ilginçtir ki Propriyosepsiyon dans elemelerinde çok nadir değerlendirilir ve dansçıların fiziksel yeterliliklerinin konuşulduğu ortamlarda Propriyosepsiyon’dan hiç bahsedilmez. Bir önceki yazımda edindiğimiz bilgi ile bizler artık biliyoruz ki Propriyosepsiyon sinir sistemimizin çok önemli bir parçasıdır. Kaslarımızın güçlü
olması ve esnekliğinin artması için yaptığımız tüm çalışmalar sinirsel iletilerin bir eseridir. Bu sebeptendir ki bizler bu sinirsel ileti yolunu çok sık kullanıyorsak güçlü, esnek kaslarımız olur ve güçlü, esnek kaslarımız varsa bu sinirsel ileti yolu yoğun kullanılmıştır. Öğrendiğimiz hareketleri sürekli tekrar etmek, koreografimizi yıllarca bıkmadan usanmadan yapmak evet sıkıcı gibi duruyor ama başarı için çok önemli bir yoldur. Dansçılarımız şöyle der, ben bu koreografiden sıkıldım ne zaman değiştireceğiz oysaki dünyanın en iyileri yıllar boyunca aynı koreografi yapar ve
sıkılmazlar. Ve bu yoğun tekrar sayesinde dansçı mükemmele ulaşır.
Sinir sisteminin temel fonksiyonel birimine nöron (Sinir hücresi)
denilmektedir. Nöronların büyük bir çoğunluğu dört farklı yapıya sahiptir:
Soma, dendritler, akson ve terminal butonlar. Bu yapıların içinde aksonun
görevi sinir hücresindeki elektriksel uyarıları uzağa iletmektir. Çevresi miyelin kılıf ile sarılmıştır. Miyelin kılıfın görevi ise sinir uyarılarının daha hızlı iletilmesini ve aksonun yalıtımını sağlar, yaralanmış sinir
hücresinin iyileşmesinde rehberlik eder. Biz dansçılar için miyelin kılıfın önemi çok büyüktür. Bu önemi bir örnek üstünden anlatırsam kolunu kaldıran bir dansçının isteği daha hızlanmak ve kolunu kaldırırken istemsiz başka bir bölgesinde oluşacak harekete izin vermemektir. Eğer az tekrar yaptı ise hızlanamaz ve kolunu kaldırayım derken akson etrafında ince şekilde tur atmış miyelin kılıf yüzünden kolla beraber omuz ve benzeri kısımlarda hareket edebilir. Elektriksel ileti tam yalıtkanlık sağlanmadığı için başka sinir hücrelerine de iletilmektedir. Kalınlaşmış miyelin kılıfı yalıtkanlık ve hızlı iletim için sinir sisteminin çalışmasında önemli role sahiptir. Bu sebeptendir ki uzun tekrarlar hem kasın hem de sinir sisteminin gücünü arttırmaktadır. Tekrarların sıklığı sinir sistemi ve iskelet, kas sistemini çok çalıştırdığı için Propriyosepsiyon hassasiyeti artmaktadır.
Sağlam propriyosepsiyon için yapılan değerlendirmeler, statik eklem
pozisyonu duyusu ve eklem hareketi testlerinden en az bir tanesini içermelidir:

(1) Dansçıyı gözü kapalı bir şekilde oturtup pasif bir şekilde tek kolunu veya
bacağını alanda pozisyonlandırıp ondan aynı pozisyonu diğer kol veya
bacakla yapmasını isteriz;
(2) Oturan dansçının (gözleri kapalı) ayak ya da el başparmağını tutarak belli bir pozisyona çeker (aşağı ya da yukarı) ve dansçıdan parmağının hangi yöne hareket ettiğini anlamasını isteriz.
Bu testleri gerçekleştirmek kolay olsa da yorumlamak hem tecrübe hem de
hassasiyet istemektedir. Normal bireylerde uygulandığında testler Propriyoseptif Duyularının çalıştırılması ve geliştirilmesi gereklidir veya değildir diye kolay sonuç verir. Fakat Dansçılarda gerekliliği miktar ve seviye açısından bilgi gerektirdiğinden yorumlamak dansçılar için zordur. Böyle testler büyük nörolojik bozuklukları belirlemeye yardımcı olur, fakat dansçılarda daha aktif durumlarda, sakatlık olduğu veya olmadığı durumlarda ortaya çıkan propriyosepsiyon bozukluklarını yeteri kadar
tespit edemeyebilir.
Bu basit testlerin ötesinde, dansçılar bir spor ya da dans fizyoterapisti
tarafından tam bir denge testine tabi tutulmalıdırlar. Minimumda, dansçılar tek bir bacak üstünde gözleri kapalı olarak en az 30 saniye durabilmelidirler. Bu basit teste ek iddialar, gözler kapalı bir şekilde farklı zeminlerde, farklı destek mekanizmaları ile (paralel ayaklar, birinci pozisyon, demi-pointe, ve en sonunda pointe) zamanlı duruşlar içermelidir. Dansçıyı tek bacağı üzerinde durdurarak ve havada sekiz ayrı noktayı hedef aldırarak yapılan, sporda kullanılan beş yıldız denge testi ayakta kalma testi için de yararlı olmaktadır. Statik ayakta kalma testi; başka işler yaparak çeşitli hızlarda yürümeyi (100’den geriye 3’er 3’er saymak ya da dolu bir bardak suyu taşımak) içermelidir.
Duyusal bozuklukları ölçmek için daha güvenli ve geçerli iki yöntem de
“klinik duyusal organizasyon ve denge testi”, ya da “Köpük ve Kubbe”(Foam and Dome) testidir ki daha az donanım gerektirir ve daha kolay yürütülür. Bu denge envanteri bireyi, potansiyel somatosensöryel bozuklukları (kas, eklem ve deri bir arada) vizüel (Görsel) ve vestibüler (İşitsel) bozukluklardan ayırt eden altı farklı durumda test eder. Platform postürografi (“Balance Master” ya da “NeuroCom” denge sistemi), denge bozukluklarını saymak için hareket eden güç platformu ve visual surround kullanır. Daha pahalı olsa da stabilite ve duyusal organizasyonunun sınırlarını ayırt etmek için doğru bir yöntemdir.
Bu aldığımız yol ile Propriyoseptif Duyularının çalıştırılması ve geliştirilmesi gerektiğini bazı yöntemlerle çözebilir durumdayız ve geliştirmek için bol tekrar yapmamız gerektiğini biliyoruz. Eğer Propriyoseptif bir bozukluk varsa, her ne kadar minimal olsa da, ince ayar çekilmiş motor kontrolünü tehlikeye atar ve sakatlanma riskini artıracaktır. Sporcularınızın daha başarılı ve sağlıklı sonuçlar elde etmesini istiyorsanız propriyosepsiyonu, çalışmalarınızın içinde sürekli sorgulayalım.
Arman ESEN
1 yorum
Yorumlar kapatıldı.